29 Nisan 2012 Pazar

bir bilebilselerdi, konuşan da yazan da hep aynı kişiydi

bir şeyler daima tükenir.
içtiğin su, aşk, sevgi, akan kan, sabır, hayat.
her gün daha azı kalır elde.
istisna durumlar olabilir ama bu büyük ama  büs-büyük bi' genelleme.

ölmüş bi' çiçeği haftalardır sulamak gibi bi aptallıkta bulunuyor olabilirsiniz.
üzülmeyin daha aptallar da var.
ver tşörtünün bi' kolunu da bir dahaki kışa en olmadı içi ısınsın dedi içten içten.
sonra neyin varsa kendine sakla, hatırlama eskiye dair. yarınlar hep daha güzel olacak sen yarın güçlü olursan dedi diğeri.
bir bilselerdi konuşan hep aynı kişiydi. hem kendi kendine konuşurdu hep bir ağızdan, utanmadan da yazardı ardından.

minik minik hanımlara yazılırdı şarkılar. gözler genelde siyahtılar. daha önce adını bilmediğin tanrılar, inançlar,paralar.
ertesi sabaha varoş mahallenin çocukları kapıdalar. -momo güneş seni çağırıyor, gün yüzüne çıkacakmış.
hiç anlatılmayan hikayeleri ezbere bilirdi o çocuklar.
ben ki oturur birilerini dinler, hiç olmayan kişilere anlatırdım kendimi.
anlattığım her kimseler hala yoklar.
hiç de olmadılar.
ben deli değilim.

birilerinin hayatını coverlayan adamlar,kadınlar.
yaş olarak genelde aynılar, ama şanlı şöhretliyse beste sahibi yirmi yaş atar bir yerlerden.
kemer tokasına kadar aynı duran insanlar.
kiminin coverı daha hoş görünür olur göze, kiminin küpesinin duruşu için bile bozulmaz ilk hali. bir yedeği yapılsın istenilmez.
kafam bok gibi ulan!- diye çığlıklar atılmaz.

game of thrones izlemek için harap olmuş birileri. çılgınlığının gerekçesi; saçının sarısı değil benim derdim ejderhalara çok güzel bakıyor* demesi.
insanlar güzeller.
sağ tarafımdaki camdan biri el bombası atabilir. öyle şanslıyım ki eminim pimini çekmemiştir.
birkaç saate yerlebir olmuş bu binadan sağ sağlim çıkabilirim yada bunları düşünmek yerine beyin dinginliği için derin bir uyku uyuyabilirim. tercihler. insanlar. hayat. irade. mantık.
neler neler.

ezbere bildiğim herhangibi bir şiir yok. oysa güvenilir veya değil fakat okuduğum bir kaynakta -insanların en az bir şiiri ezbere bilmeleri gerektiğini yazıyordu.
kendimizi daha iyi hissedermişiz. en az bir şarkıyı da ezbere bilmeliymişiz.
zaten bu yüzden hafıza yoksunuyuz.

bizim burda köpekler uzun uzun havlarsa tüm organlar hep beraber katılaşır. uyuşursunuz.
yada uyursunuz.
yada-ları seçmek istediğim bir sabah.
aklımı alan spotlar.
hayvanlar asla kötülüğünüzü istemezler.
-canlarını yakmış olsanız bile.
kin tutmayı bilenler, siz siz sizden başkası değildirler zaten.

28 Nisan 2012 Cumartesi

muhallebicinin oğlu! bugün günlerden güzellik!

şarkılar ki yazacağını unutturur, yazmak isteklerine ortak olur, varolanı da alır götürür.

ben Momo Confession.

sessiz düşünceyle cia'i mahveden, söylediği blues ezgileriyle zencileri mest eden, rockçıları ağlatan, adalet bakanlığı'nı havaya uçurmakla tehdit eden ve 48'inden sonra Tanrı'dan ve ölümden korkmayan, dünyanın en akıllı adamı olarak tarihe geçmek istiyorum.
saygılar Allen Ginsberg
ve selam LSD 25

sol ayak bileğine giren ağrıyı sen söylemedikçe kimsenin fark edememesi gibi birşey bu.
susmak senin tercihin,
anlatmak da.

start wearing purple.

kendinden başlıyor insan birşeyleri değiştirmeye.
gidip saçlarını kestiren oluyor, alıp da badem yağıyla kaş gürleştiren.
kilo vericem diye dolaptaki tüm ıvır zıvırları o gece bitiren oluyor, kazanıcam diye an itibariyle çalışmaya başlayan.
siz hangisisiniz?

birkaç saat önce film indirmeye başladım. %68i inmiş.
çok hırslı ve iradeli değilim.
hani bir işi sonuna kadar yapanlardan, olmaz bitti bitecek dediklerimizden. (işe göre değişiyor gerçi, lakin genelleme böyle)

dün bi' haber izledim, dırımdırım lisesi'ndeki çocuk öğretmenini bıçaklamış. bugün de bi' haber okudum; bilmem nerdeki pislik herif 2 yaşındaki kızını döverek öldürmüş. hayır efendim açıklama da şöyle: ''yaramazlık yaptığında hep döverdik biz zaten''. ulan allahsız yaş 2, boyu 60cm insanoğlu (hatırladıkça sinirleniyorum)
okudunuz mu bilmem ama geçenler de 2 kız babası tutuklandı. kızlarının pornosunu çekiyormuş. 100lerce CD. hiç afedersiniz'lere gerek yok şurda.
büyük kızı üniversite'ye gitmiş, hasretine dayanamıyorum diyerek geri getirmiş. küçük kızı da 15 yaşlarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. işin içinde anne de var. o ayrı karaktersiz. piç.
erotikshop'tan aldığı çeşitli maskeler bilmem nelerle kızlarıyla ilişkiye.. allah belanızı versin.

bir aydır hiçbir hafta sonu durmadım şurda. içinde de ara ara kaçtım gittim.
beni yalnız bırakın demeye getirdim, kendimi çektim, anlamadılar.
bende kaçtım, gittim.
kendime gözlük aldım. gözlüğüm vardı. bunun camının rengi başka. belki birşeyler değişir dedim.

o kadar çok şey okudum ki, kitaplar bitirdim. lakin yalnız okuduğum için yine ''sıkıldım, sıkıldım, sıkıldım, sıkıldım..''

birbirine küsmüş arkadaşlarım var şu ara.
yaş ortalamamız 5, ve oyun hamurlarım var. hatta atarim bile.
annem bir mendil kuruyana kadar dargın olduğun her kim ise barışman gerekir derdi. sonucunda ne olduğunu hiç sormadım. annem derdi ya vardır birşey elbet.
bizim bu arkadaşlar mendilin kurumasına yakın kovayla tekrar suyu boşaltıyorlar bence.
konuşamayan cinsten, uzlaşayan. neydi... deal. heh.

geçen gün kolum uyuştu. yanımda o kadar çok insan aradım ki acıdan. B dedim A dedim. ne B'ler ne A'lar ne S'ler çağırdım da duyan olmadı.

bazen beni bilemiyorlar.
sanki ilk defa tanışıyoruz.
sanki ben tonunu bilmediğim o yeşili sevdiğimi onalra daha önce söylememişim,
sanki vosvos koleksiyonu mu ilk defa görüyorlar,
sanki seyahat diyince yalnızını sevdiğimi daha önce dile getirmemişim,
sanki eğlenirken en sevdiklerim aynı masada olsa keşke hiç dememişim,
sanki zayıf görünmek için bluz üstüne bi' ceket bir hırka yakıştırmayı becerdiğimi ilk defa görüyorlar,
hatta sanki pipetlere ilgimi ilk defa görüyorlar.
''olaylar olaylar''

bazen birbirine hiç benzemeyen insanların birbirlerinin klonu olduğunu düşünüyorum.
bazen oturup delirmiş kafa kararları alıyorum, sonucunda en mantıklı insan kafası huzuru yaşıyorum.
tek biryerde duramayacağımı herkese anlattım.
hemde görsel olarak.

birileri şehirler de, biryerler de canımı yaktı. acımadı ki diye bağırdım. /tabi benden başka kimse duymadı)

birilerini mutlu etmeye bayılıyorum.
ellerini sevsin insanlar istiyorum, gittiğim zaman ardımda kalan böcek bile özlesin, aylar belki yıllar sonra biryerler de bi' çayımı içsin. (alkol değilse içtiğimiz kesin kividir)
insanlara komik geldiğim zamanlara sinirlenmiyorum çünkü görüntü itibariyle bile olsa eğleniyorlar.

aralara şarkılar serpiştiricektim lakin playlistteki şarkılar aklımı bir o yana bir bu yana savurdular.

unutmadan sıcak su düşman kovar. ve insanlardan düşmaz olmaz. en azından bir taraf benim gibi düşünüyorsa tabi. sezen aksu çok başka. size lay d'arbanville'i hediye ediyorum. paketsizlerden. daha tatlı değiller lakin 'elimden gelen bu' şuanda. ve tekrarlamaktan hiç sıkılmayacağım birşey daha ''have a nice day'' en kötü günün sabahında yada akşamında. yazın postitlerinize. yapıştırın aynalara, duvarlara, masalara..




23 Nisan 2012 Pazartesi

12 Nisan 2012 Perşembe

momonun çöpçü arkadaşı benim

dükkan önünün dolu olduğundan şüphem yok hiç
ayakkabılarını çıkardığın paspasın çalıntı olduğundan da bi o kadar eminim.

geçen ay aldığımız çiçek, doğa gereği yaprakları yeşil olan hani
nasıl da saçmaladım diğmi
adını bilmediğim çiçek
sarı olan.

şeye benzedin sen. tam böyle sen yazarken çalan telefon gibi.
önemlisindir.
dikkati zaten dağıtmışsındır.
açılan telefon olmuşsundur, yazıyı da unutturmuşsundur.
yazı unutulmamışsa bile derinlemesine işleyecek duygu çoktan gökyüzüne ulaşmıştır.
önemli telefon olman hiçkimsenin umrunda olmaz bu durumda
belki ruh tazeleyecekti yazılanlar,
o büyük buhranı atıp fırlatıcaktı
açıldı telefon ve buhran ikiye katlandı

dün işlediğimin cinayetten sonra bacağıma taktıkları bıçağın acısı felaket
hani canım yanmazdı benim
incinmezdim ben
bıçak be o'lum
senin sözlerin falan değil, çekip gitmen, yağmalan falan değil
hakiki bıçak

anayasa değişecek diye topladılar bizi
yasama yürütme.. tee tevhid-i tedrisat'a kadar gittik
anayasının 102. maddesi dedim içimden
okuyorlardı, okudukları şeyi anayasanın 102. maddesi sandım
okurken öyle olduğunu söylüyorlardı çünkü
110du 10-. kaçtı ilgilenmiyorum

oturup ağlamadım, hatta hiç ağlamadım
ağlamam hiç demiyorum
ama yanıldın

bazılarının hayatta affedemeyeceği şeyler vardır
ben herşeyin affedilebileceğine inanırdım
momo inanmıyormuş demek ki..

ben ki vefasız, geçmişe duyarsız bir hayvanım. yaşadıklarını- paylaştıklarını aklına getiremeyen biriyim.
görmem lazım. gözüme gözüme sokmann lazım.
hayatım sürekli yenileniyor.
eskilere rabet var bende ama dedim ya güncelleme şart.
yine can kanımdır. ama elimde değil.
'hayat birşey değil, itinayla yaşıyorum'

anlatacaklarını tek seferde bitirebilen biri olamadım
bu konuda hassas ve de mutluyum
'burası boş mu?' dediğinde biri tutamam kendimi ahahah
nasıl salaşım
nasıl ıslak
nasıl sıkılgan
tabi ki size göre değil, tanrıya göre. yada en fazla çok zenginlere.


bir takım olaylar


develerle yaşıyorum


8 Nisan 2012 Pazar

i'm happy


şunlara kanıp tavlanabilir erkekler var

I Want the World to Stop - Belle and Sebastian
Life is Wonderful – Jason Mraz
Honey and the Moon – Joseph Arthur
50 Ways to Leave Your Lover – Paul Simon
Sky Blue Sky – Wilco
How to Fight Loneliness – Wilco
Rule My World – Kings of Convenience
Bookshop Casanova – Clientele
Yellow – Coldplay
Between the Bars – Elliot Smith
The Look – Metronomy
23 – Jimmy Eat World
Mr. Sandman – Chordettes
Ocean Spray – Manic Street Preachers
Everlasting – Manic Street Preachers
A Smile that Explodes – Joseph Arthur
Cinder and Smoke – Iron and Wine

bazen hep şanslısındır' diye cümle kurduğun olur


Ohio

Belgesel izlerken yapılan hareketler kişilik analizi verir imiş. Tepki veriş biçimine göre ilginiz, karakteriniz, beyninizin sayısal veya sözel zeka yönünü ortaya koyarmışsınız. Örneğin; izleme esnasında parmak emiyorsanız dehaymışsınız. Nasıl uyduruyorum ama. Ohio.




şöylemem şu ki;



bazı insanlarla tanışırsın, aslında yıllardır beraber yaşıyormuş sandığın. bazı insanları tanımşsındır sanki yılllarca karşılaşmamışsın hissi. insanlar değişik. hayatıma yeni bir sayfa açtım klişesi de saçma. üstteki paragrafların karalanmış olabilir. imla hatası da yapmış olabilirsin lakin sayfa sonuna daha çok var. az kalmış bile olsa kapanış hep hatırlandığın sahnen olacaktır.
küçücük günlere sığdırdığım onlarca şehire binlerce selam. tüm şehirlern arkasından konuştum. canım sağolsun.
can sıkıntısı satırları tehlikeli oluyor. yaşın yirmi olması sıkıntıdan yapılacak onca şeyin tetikçisi birazda.
söylemem şu ki; siz bi adım gerimde kalın.

5 Nisan 2012 Perşembe

Faker


i will see you

asfaltla bel çukurunu karıştırdığım zamanlarım bunlar
elimi her teninde gezdirişimde gökden bir gürüldeme duyduğumuz günler
çayı kısık ateşte demlediğim günler. çünkü biliyorum ki ben seni sevmeye dalarken o çay suyu kimya kurallarınca buharlaşacak.
sonra biz yine su koyacağız,yine kaynayacak
başka bir ihtimalle mutfaktan başlayan alevlerle senin odana kadar yanacağız
olaylar olaylar..


koca kız oldum, yirmi yaşındayım. babamın klasik cümlesi ''biz sizinle büyümek yerine yaşlandığımız sürece siz hep çocuksunuz'' -lavyu


oniki yaşlarında olmam lazım, hafızam öyle bağırdı. annemle babam didişiyor, ciddiyeti var olayların
sanırım babam yakınlarımızdan biriyle yine yakınlarımızın evinde yatmış
tüm adamlar birileriyle beraberken diğer bir kişiyle yatabilirler, uçabilirler, ölebilirler
babam yapmaz derdim
babam kral, aslankral
benim babam sizin babanız gibi değil. şöyle ki; ne dayak atan, vurup kıran babadır benim ki, ne mıçmıç ağız göz öpen babadır, ne 'siz' diye ifade ettiğiniz ilişkiniizn seviyesinin korunduğu babadır.
piçtir o.
her muhabbetimizin üstüne 'piç yaa''  diyebildiğim adamdır
kalabalıksa -şiii diye uyaran, otuz küsür senedir içtiği sigaralar yüzünden sararmış dişleriyle gülen koca babadır.
bu anne-baba kavgasını bağlayamadığım bi önyazıdır gibi.


bazı ilişkiler banamısındır
tutup kolundan çek sağa diye bağırdığın adam sesidir
ev içi gösteren perdedir
hiç hoşlanmadığın fakat hergün yanyana olduğun arkadaşındır,
sohbetiyle suratına vurmak istediğin, 
kısık sesle de konuşsa kulaklarının hazmedemediği sestir


bazıları paylaşamadığın şarkın
vurmasın diye dikkati elden bırakmadığın ayak serçe parmağın,
sadece dede yadigarı diye değil eskiye merakından kalmış külüstür kol saatindir,
karşılığı asla verilmeyecek iyiliğindir,
ödenmemek üzere verdiğin borcundur,
aranızda tek duvarla kokusunu aldığındır.


nelerindir, kimindir  bilemeyceğindir.


dinle beni okuyan! belki sen yarında ki o kişisindir.
seni özlemekten sıkılmayacağımdır.
yorgun argın döndüğüm işimden keyfin yerinde olsun hep diye doping içmişçesine sana hazırladığım yemekleri yiyensindir.
imkan kısıtlı olsa bile benimle keşfetmeyi hiç bırakmayansındır.
ayaklarımı taşa bastırmayan, paça arasına sokuşturansındır.
sen zaman için karşıma gelecek kişisindir.
senden rica ediyorum, ölme.
ve beni bulmuşsan yada bulacaksan asla biryerlerde unutma.
birkaç şarkı biriktir en duymadıklarımdan, mandown dedirtenlerden.







4 Nisan 2012 Çarşamba

üzgünüm, satır başı benim

sen bi adım öndeydin hep
çok zeki veya yakışıklı olma duurmu değildi
bilim adamı da değildin
sadece beni kandırmamış olmanı dilerdim
en azından aklındakinin yalnızca ben olduğunu söylerken sana gerçekten inandığımı bildiğin halde oyununa devam etmeni
hayat devam ediyor diye klişe mi çekeyim
sahi kuşların kafasına güneş geçer mi? 
biliyorum
yaşam ölümsüz
aya giden ilk sarhoş da ben değilim
artık herşey iyi adamları köprüden atan kadınlar için
etrafın kalabalık kuru kalabalık..
sadece dükkanın önünü kapatmak için varız
dediğini düşünmesi bile acı
yalnızız çünkü fazla kalabalığız
geleceği hatırlayacağım
geçmişimden daha hızlı.
aynı kişiyiz belki diye benle konuşuyorsun değil mi..
bir aynı kişi daha yok hayatta..
ben sana güvendim sadece.
sadece bu.
mululukta, huzur da bu yüzden.
adamın biten prezervatif kutuları mıdır ki mutluluğu,
kadının hayatının bi köşesine tükürmesi


hiç veda etmeden ölmek istemezdim
kediler veda etmez hiç
insan olmaya karra verdim ben de
sana söylemiş miydim
ben önceden kediydim


cansın diye içimden çınlıyor ulan adın
sol kolumu ona versem sağ ayak bileğimi ekleminden kesse bu kadar olurdu heralde dedirttin
ben senden çok şey istedim
istedim
bence de istedim
şuan odanda uyuyorum farzet
uyurken sana bunları anlatıyorum
gece uyanışlarımda yüzüne bakıp bi kere daha huzurla ölcekmiş gibi yatıyorum


''wash my soul''






sana kızmıyorum 'sevgilim'
kızmayacağım da
sadece bana kızamayacağın konusunda uyarayım dedim
uyarı da nesi
haklıyken haksız konuma düşmekten nefret eder insanlar
haklıyım
düşüremeyecek kimse
ve ben 
sadece
gözlerim
dolmuşlar
lenslerini takmayı unuttuk
zaman...........
eskimesem keşke.
yanında bile olsam.
hoşçakal.




tekrarı olmayan mektubumdur belki de.
sen yine de hoşçakal..

3 Nisan 2012 Salı

keyfin yerindedir umarım

yetmişiki numaralı orospu benim.
kendi çocuğum tarafından becerilmedim.
tek ihtiyacım, içindeki beni sakladığa inandığım adamın yanıydı

yapılanlar zaman kaybı
şimdi otobüse atlamalı ve sığıntı yaşamına geri dönmeli
keşke deseydim,
keşke kibele dinleseydik
keşke kimsenin görmediği bi köşede oturup elin elimde en sevdiğimiz şarkılardan birini dinleyebilseydik
zaman bana dargın yada kıskanıyor
adam benden uzak yada, yadasını bilmiyorum
patates kızartmasını hayal ederek soyarsın ya patatesleri,
sana kızartma yapacakken kestin ellerimi
bileklerimdeki kanı boğazımı bulaştırdım
dünya korktu
içimizdeki kandan başka birşey değildi oysa ki
benim olmayan çarşafların karmaşasına dalmak artık planım
yada plansızım
amımakoyayım
ben sokakta da yatarım