8 Mayıs 2012 Salı

asdfg

manik depresifler kendilerini değil başkalarını öldürürler diyorsun. ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı? Bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum. hiç kimseyi öldürmedim ben. gençken- ki ben hep gencim.. hiç ölmeyeceğim işte. ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum. ölmemek de bir çeşit ölüm mü? diye düşünürken arkadan çalan parçayla kol kolum salona çıkıyor. nasılsın bile demeden? ben olmasan olur mu bilesi bile yokken! kolunun bile seni terkedebileceği şiddetteki şarkı ''özver yılmaz - neredesin''.
aslında yanındakiler yanında değildir, kucağındaki sıcaklık yılladır beslediğin kedinin değil de laptop fanıysa üzüntü büyür. 

6 Mayıs 2012 Pazar

okumasakta olur

God bless you!
eğer hapşırırken gözlerimizi açabilseymişiz göz bebeklerimiz yerinden fırlarmış.

bildiğim şarkılar, melodiler varsa kulak arkamda aklım karışıyor, odaklanamıyorum.
yeni şeyler dinliyorum çünkü hafızam olabildiğine zayıf. ezberim de.
senelerdir neye kabiliyetim olduğunu bulabildiğimi de sanmıyorum.
bulmuşsam da kesin unutmuşumdur.

söz veremiycem ama californşcation çok başka bir yerde. rafa kaldırılası değil. üzgünüm Godot. alışkanlık edinmiycem derken tabi ki şaka yapıyordum Godot.
tabi ki benim de alışkanlıklarım olucak. şuan varsa da hatırlamıyorum. deli kafam.
bir şarkı ki aklımda '' sensizlik varmış'', sevgili aklan akdağ
dolu sendiğin ben, senden eksik olmasın lakin pek de birşey bilmiyorumdur.
bir kütüphane yutmak gerekiyorsa yutmamış, dünyayı dinlemek gerekiyorsa henüz dinlememiş, tatmak gerekiyorsa henüz herşeyden tatmamışımdır.
herşeyi bilmek okumak,dinlemek,tatmak mıdır? bilmiyorum.
bir film sahnesi geldi aklıma, S'la izlemiştim yarısını. adamın yüzündeki mutluluk belirdi. küçük kızla gittiği cafede arkadaşlarıyla otururken olan sahne. şey, hani kızın adama kolye verdiği sahne. ve o filmin sonu gelmedi. muhtemelen S'la izlicem yine. teyze günlüğüne döndü burası. herneyse.
az önce bi balık hikayesi okudum ve paylaştım arkadaşlarla. ardından her ne olursan ol, kendin olman için hiç bir zaman geç değildir diye zıvaladım.
çok güzel anlatırım. çok güzel okurum. ama unuturum. üzgünüm.

rhcp ''snow'' açtım, iyi gidicek. derken dikkatimi dağıtıyor resmen kapıdan içeri giren çiyan.
isim vermeyi sevmiyorum. harfler de birbirine giriyor. zaten bu yazdıklarımı da okumadıkça unutuyorum.
üst üste yazılar yayınlamayı seviyorum çünkü bazen ciddileşip hakkımdakileri döküyorum. göz ardı olsunlar en azından parça parça okunurlar belki diye hepsini birbirine geçiriyorum. akıllılık mı bilmiyorum.
moskovalı arkadaşımdan güzel bir hediye ''tom waits''
rüzgar var ezberleyemediğim bir şarkı kendisi, sürekli kafam da çalıyor olması da ayrı birşey.
bu arada şarkılar olmadan birşey anlatıyorsam sırf can sıkıntısından boşa yazılmıştır. bu demek oluyor ki anlatasım var, konuşasım var lakin ikinci kişi yok.
einstürzende neubauten-sabrina karıştı tom waitse.
omar albarani hasta mı? çok mu zengin?! sanırım bir iş adamı.
radiohead diyince aklıma Y geliyor. arkadaşlarıyla tanıştım. tatlı insanlar. diyeceğim o ki ''paronoid android''in herkese fena halde tesiri var. L'nın Silence şarkısı en az burnu kadar güzel.
i'm bored diye çığlıklar atabilirim ama bunu iggy pop kadar iyi yapamam sanırım. Ç'nın hediyesi.
bu arada benim hediyelerimin geneli paketsiz. farkettik hepimiz. şurayı kimsenin bilmemesine rağmen çoğul konuştuğum her dakika delirmiş olduğumu düşünüyorum adeta. O' audioslave-like a stoneu dinledikten sonra 'bunu her kafa kaldırmaz' diyince 'benim kafa sağlam, taşa vursan kaya yarar' dalgası oldu.
şimdi bi tırnak içi alıcam kendime. unutkanlık yüzünden bunlar.belki sizinde işinize yarar. ahaha siz kimseniz arrtık ''no blues-black cadillac / oh land-white nights / lp-into the wild / foster the people-houdini / jah army / die antwoord ''

02:04am
iplenmiyorum bu1
manyağın biri kız tarafından reddedilmiş, psikopatlarda bu2
ailemle 1haftadır hiç konuşmadım, şaşırtıcı bu3
finaller yaklaşıyor, girmese bağri bu4
oda arkadaşım her zaman ki gibi triplerde bu5
keyfim yerinde.
böyle maddi sıkıntılar çekiyorum savurganlıktan bu ay ama iyiyim.
mantıklıyım sanırım.
kendimi de motive yeteneğim var.
aferin bana.
asdfghjk




1 Mayıs 2012 Salı

biliriz tanrı kadını sever, en azından kadıncık şirinse

''beni bir sen anladın, sen de yanlış anladın.''
yukarıdaki cümleyi okuyorum okuyorum, yetmiyor çevremde bunu kullanan insanlarla yaşadığımı hatırlıyorum.
dardayım yarab!
mantıksızlar.

birkaç bayrak değdi omzuma bugün.
bluzumun yakası kaymış, bayraktaki pürüzü hissetti tenim.
birkaç şarkı dinledim sabah erkenden. yine californication'la uyudum.
yatağımda kumral bir hatun. çorapları pembe üstelik. turkuaz derin dekolte atletle uyuyor. kalk diyorum içimden bağıra bağıra, bi gözünü yarım açıp yüzüme gülümseyince içimdeki sesten utanıyorum.
evet utanabiliyorum.

merhum çiçeğimle sigara içmiştik dün gece.
şarkı şöyle '' ah kelimeler dünyası, züğürdün rüyası..''
içtiğimiz sigaraların izmaritleri saksısında kalmış. benim saksı da hiç hatırlamaz bildiğimiz üzre.
parmağıma bi' yüzük taktım. dışardan anlamlı geliyo insanları, benim için teneke.
dayanamdım. saksıyı sildim,derledim. yetmedi atlet askımı kestim. kurdela olur genelde. fiyonk yaptım. kahve üstüne sarı fiyonk.
izmir güzel şehir, şanlı en başta.
''gevreğe gevrek denir, simit yüzme bilmeyenler içindir''
yetmedi bir şarkı daha ''a benim dilsiz dillerim, a benim sessiz ellerim. yakala saçından tut hayatı, çevir yüzüne. öp öp öp..''

sonra okudum ki; ''çekip gidene herşey mizah, kalıp bekleyene herşey şiirdir''

''biliriz tanrı kadını sever. en azından kadıncık şirinse''

for all you lonely sons, this is when it will come,
when forever finds you falling it will be
it will be
it will be.. //
Jack söylerken şarkısını biz kitler otururuz ayak parmaklarımızı.
hatta öyle olur ki, parmakları içime çekmekten ayağım üç numara küçülür sanki.

i won't see you tonight dinlerken öyle şeyler gelir ki hatrıma, bu sebeple sadece her yere gider şarkı benimle.
gider ki yeni anlamlar yüklensin, daha iyi hatırlasın, dile gelsin. kültür relativizmi deriz araya atarız birsen tezer'i. hüsnü arkan'la düet ''hoşgeldin'' - böyle anlatırken üzüldüm bian, cüneyt türel vefat etmiş.
abelard ve heloise'in abelard'ı gitti..
ünlüler hep mi kanser babacım! diyesi geliyor insanın.
bi'de şeyi öğrendim. suaygırlar kurşun geçirmezmiş.

Giant.

yüzüm düştü hemen playlist'e birkaç şarkı. ve sırsıyla şöyle;
bernhoft-c'mon talk
linkin park-leave out all the rest
doll & the kicks-tik tok
enjoy the silence (değişiklik istersiniz dolapdere bing bang dersiniz)
olafur arnalds-gleypa okkur









29 Nisan 2012 Pazar

bir bilebilselerdi, konuşan da yazan da hep aynı kişiydi

bir şeyler daima tükenir.
içtiğin su, aşk, sevgi, akan kan, sabır, hayat.
her gün daha azı kalır elde.
istisna durumlar olabilir ama bu büyük ama  büs-büyük bi' genelleme.

ölmüş bi' çiçeği haftalardır sulamak gibi bi aptallıkta bulunuyor olabilirsiniz.
üzülmeyin daha aptallar da var.
ver tşörtünün bi' kolunu da bir dahaki kışa en olmadı içi ısınsın dedi içten içten.
sonra neyin varsa kendine sakla, hatırlama eskiye dair. yarınlar hep daha güzel olacak sen yarın güçlü olursan dedi diğeri.
bir bilselerdi konuşan hep aynı kişiydi. hem kendi kendine konuşurdu hep bir ağızdan, utanmadan da yazardı ardından.

minik minik hanımlara yazılırdı şarkılar. gözler genelde siyahtılar. daha önce adını bilmediğin tanrılar, inançlar,paralar.
ertesi sabaha varoş mahallenin çocukları kapıdalar. -momo güneş seni çağırıyor, gün yüzüne çıkacakmış.
hiç anlatılmayan hikayeleri ezbere bilirdi o çocuklar.
ben ki oturur birilerini dinler, hiç olmayan kişilere anlatırdım kendimi.
anlattığım her kimseler hala yoklar.
hiç de olmadılar.
ben deli değilim.

birilerinin hayatını coverlayan adamlar,kadınlar.
yaş olarak genelde aynılar, ama şanlı şöhretliyse beste sahibi yirmi yaş atar bir yerlerden.
kemer tokasına kadar aynı duran insanlar.
kiminin coverı daha hoş görünür olur göze, kiminin küpesinin duruşu için bile bozulmaz ilk hali. bir yedeği yapılsın istenilmez.
kafam bok gibi ulan!- diye çığlıklar atılmaz.

game of thrones izlemek için harap olmuş birileri. çılgınlığının gerekçesi; saçının sarısı değil benim derdim ejderhalara çok güzel bakıyor* demesi.
insanlar güzeller.
sağ tarafımdaki camdan biri el bombası atabilir. öyle şanslıyım ki eminim pimini çekmemiştir.
birkaç saate yerlebir olmuş bu binadan sağ sağlim çıkabilirim yada bunları düşünmek yerine beyin dinginliği için derin bir uyku uyuyabilirim. tercihler. insanlar. hayat. irade. mantık.
neler neler.

ezbere bildiğim herhangibi bir şiir yok. oysa güvenilir veya değil fakat okuduğum bir kaynakta -insanların en az bir şiiri ezbere bilmeleri gerektiğini yazıyordu.
kendimizi daha iyi hissedermişiz. en az bir şarkıyı da ezbere bilmeliymişiz.
zaten bu yüzden hafıza yoksunuyuz.

bizim burda köpekler uzun uzun havlarsa tüm organlar hep beraber katılaşır. uyuşursunuz.
yada uyursunuz.
yada-ları seçmek istediğim bir sabah.
aklımı alan spotlar.
hayvanlar asla kötülüğünüzü istemezler.
-canlarını yakmış olsanız bile.
kin tutmayı bilenler, siz siz sizden başkası değildirler zaten.

28 Nisan 2012 Cumartesi

muhallebicinin oğlu! bugün günlerden güzellik!

şarkılar ki yazacağını unutturur, yazmak isteklerine ortak olur, varolanı da alır götürür.

ben Momo Confession.

sessiz düşünceyle cia'i mahveden, söylediği blues ezgileriyle zencileri mest eden, rockçıları ağlatan, adalet bakanlığı'nı havaya uçurmakla tehdit eden ve 48'inden sonra Tanrı'dan ve ölümden korkmayan, dünyanın en akıllı adamı olarak tarihe geçmek istiyorum.
saygılar Allen Ginsberg
ve selam LSD 25

sol ayak bileğine giren ağrıyı sen söylemedikçe kimsenin fark edememesi gibi birşey bu.
susmak senin tercihin,
anlatmak da.

start wearing purple.

kendinden başlıyor insan birşeyleri değiştirmeye.
gidip saçlarını kestiren oluyor, alıp da badem yağıyla kaş gürleştiren.
kilo vericem diye dolaptaki tüm ıvır zıvırları o gece bitiren oluyor, kazanıcam diye an itibariyle çalışmaya başlayan.
siz hangisisiniz?

birkaç saat önce film indirmeye başladım. %68i inmiş.
çok hırslı ve iradeli değilim.
hani bir işi sonuna kadar yapanlardan, olmaz bitti bitecek dediklerimizden. (işe göre değişiyor gerçi, lakin genelleme böyle)

dün bi' haber izledim, dırımdırım lisesi'ndeki çocuk öğretmenini bıçaklamış. bugün de bi' haber okudum; bilmem nerdeki pislik herif 2 yaşındaki kızını döverek öldürmüş. hayır efendim açıklama da şöyle: ''yaramazlık yaptığında hep döverdik biz zaten''. ulan allahsız yaş 2, boyu 60cm insanoğlu (hatırladıkça sinirleniyorum)
okudunuz mu bilmem ama geçenler de 2 kız babası tutuklandı. kızlarının pornosunu çekiyormuş. 100lerce CD. hiç afedersiniz'lere gerek yok şurda.
büyük kızı üniversite'ye gitmiş, hasretine dayanamıyorum diyerek geri getirmiş. küçük kızı da 15 yaşlarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. işin içinde anne de var. o ayrı karaktersiz. piç.
erotikshop'tan aldığı çeşitli maskeler bilmem nelerle kızlarıyla ilişkiye.. allah belanızı versin.

bir aydır hiçbir hafta sonu durmadım şurda. içinde de ara ara kaçtım gittim.
beni yalnız bırakın demeye getirdim, kendimi çektim, anlamadılar.
bende kaçtım, gittim.
kendime gözlük aldım. gözlüğüm vardı. bunun camının rengi başka. belki birşeyler değişir dedim.

o kadar çok şey okudum ki, kitaplar bitirdim. lakin yalnız okuduğum için yine ''sıkıldım, sıkıldım, sıkıldım, sıkıldım..''

birbirine küsmüş arkadaşlarım var şu ara.
yaş ortalamamız 5, ve oyun hamurlarım var. hatta atarim bile.
annem bir mendil kuruyana kadar dargın olduğun her kim ise barışman gerekir derdi. sonucunda ne olduğunu hiç sormadım. annem derdi ya vardır birşey elbet.
bizim bu arkadaşlar mendilin kurumasına yakın kovayla tekrar suyu boşaltıyorlar bence.
konuşamayan cinsten, uzlaşayan. neydi... deal. heh.

geçen gün kolum uyuştu. yanımda o kadar çok insan aradım ki acıdan. B dedim A dedim. ne B'ler ne A'lar ne S'ler çağırdım da duyan olmadı.

bazen beni bilemiyorlar.
sanki ilk defa tanışıyoruz.
sanki ben tonunu bilmediğim o yeşili sevdiğimi onalra daha önce söylememişim,
sanki vosvos koleksiyonu mu ilk defa görüyorlar,
sanki seyahat diyince yalnızını sevdiğimi daha önce dile getirmemişim,
sanki eğlenirken en sevdiklerim aynı masada olsa keşke hiç dememişim,
sanki zayıf görünmek için bluz üstüne bi' ceket bir hırka yakıştırmayı becerdiğimi ilk defa görüyorlar,
hatta sanki pipetlere ilgimi ilk defa görüyorlar.
''olaylar olaylar''

bazen birbirine hiç benzemeyen insanların birbirlerinin klonu olduğunu düşünüyorum.
bazen oturup delirmiş kafa kararları alıyorum, sonucunda en mantıklı insan kafası huzuru yaşıyorum.
tek biryerde duramayacağımı herkese anlattım.
hemde görsel olarak.

birileri şehirler de, biryerler de canımı yaktı. acımadı ki diye bağırdım. /tabi benden başka kimse duymadı)

birilerini mutlu etmeye bayılıyorum.
ellerini sevsin insanlar istiyorum, gittiğim zaman ardımda kalan böcek bile özlesin, aylar belki yıllar sonra biryerler de bi' çayımı içsin. (alkol değilse içtiğimiz kesin kividir)
insanlara komik geldiğim zamanlara sinirlenmiyorum çünkü görüntü itibariyle bile olsa eğleniyorlar.

aralara şarkılar serpiştiricektim lakin playlistteki şarkılar aklımı bir o yana bir bu yana savurdular.

unutmadan sıcak su düşman kovar. ve insanlardan düşmaz olmaz. en azından bir taraf benim gibi düşünüyorsa tabi. sezen aksu çok başka. size lay d'arbanville'i hediye ediyorum. paketsizlerden. daha tatlı değiller lakin 'elimden gelen bu' şuanda. ve tekrarlamaktan hiç sıkılmayacağım birşey daha ''have a nice day'' en kötü günün sabahında yada akşamında. yazın postitlerinize. yapıştırın aynalara, duvarlara, masalara..




23 Nisan 2012 Pazartesi

12 Nisan 2012 Perşembe

momonun çöpçü arkadaşı benim

dükkan önünün dolu olduğundan şüphem yok hiç
ayakkabılarını çıkardığın paspasın çalıntı olduğundan da bi o kadar eminim.

geçen ay aldığımız çiçek, doğa gereği yaprakları yeşil olan hani
nasıl da saçmaladım diğmi
adını bilmediğim çiçek
sarı olan.

şeye benzedin sen. tam böyle sen yazarken çalan telefon gibi.
önemlisindir.
dikkati zaten dağıtmışsındır.
açılan telefon olmuşsundur, yazıyı da unutturmuşsundur.
yazı unutulmamışsa bile derinlemesine işleyecek duygu çoktan gökyüzüne ulaşmıştır.
önemli telefon olman hiçkimsenin umrunda olmaz bu durumda
belki ruh tazeleyecekti yazılanlar,
o büyük buhranı atıp fırlatıcaktı
açıldı telefon ve buhran ikiye katlandı

dün işlediğimin cinayetten sonra bacağıma taktıkları bıçağın acısı felaket
hani canım yanmazdı benim
incinmezdim ben
bıçak be o'lum
senin sözlerin falan değil, çekip gitmen, yağmalan falan değil
hakiki bıçak

anayasa değişecek diye topladılar bizi
yasama yürütme.. tee tevhid-i tedrisat'a kadar gittik
anayasının 102. maddesi dedim içimden
okuyorlardı, okudukları şeyi anayasanın 102. maddesi sandım
okurken öyle olduğunu söylüyorlardı çünkü
110du 10-. kaçtı ilgilenmiyorum

oturup ağlamadım, hatta hiç ağlamadım
ağlamam hiç demiyorum
ama yanıldın

bazılarının hayatta affedemeyeceği şeyler vardır
ben herşeyin affedilebileceğine inanırdım
momo inanmıyormuş demek ki..

ben ki vefasız, geçmişe duyarsız bir hayvanım. yaşadıklarını- paylaştıklarını aklına getiremeyen biriyim.
görmem lazım. gözüme gözüme sokmann lazım.
hayatım sürekli yenileniyor.
eskilere rabet var bende ama dedim ya güncelleme şart.
yine can kanımdır. ama elimde değil.
'hayat birşey değil, itinayla yaşıyorum'

anlatacaklarını tek seferde bitirebilen biri olamadım
bu konuda hassas ve de mutluyum
'burası boş mu?' dediğinde biri tutamam kendimi ahahah
nasıl salaşım
nasıl ıslak
nasıl sıkılgan
tabi ki size göre değil, tanrıya göre. yada en fazla çok zenginlere.


bir takım olaylar


develerle yaşıyorum